14 Şubat 2013 Perşembe

14 ŞUBAT UMUTSUZ EV KADINLARI GÜNÜ


Sevgililer Günü’nü gerçekten iplemeyen tek kadın ben miyim çok merak ediyorum, eşime sorarsanız çok büyük ihtimalle öyleyim. Televizyonda, sosyal ağlarda filan bu kadar reklamı yapılmasa muhtemelen farkına bile varmadan geçecek 14 Şubat.

Eminim çok duydunuz, “Bunlar kapitalist düzenin oyunları, bunlara kapılmayalım” derken içten içe bir hediye, romantik bir yemek ya da en azından bir demet çiçek bekleyen kadınları. Açıkçası, kapitalist, sosyalist ya da komünist düzen ne derse desin, beni ilgilendirmiyor. Benimki yalnızca bana ait bir fikir. Bana saçma gelmesinin nedeni bambaşka. Yılın 364 günü eşi ya da sevgilisinden ilgi, sevgi, saygı ya da hassasiyet görmeyen kadın “Bari bu günü hatırlasın!” umuduyla yaşıyor. Malum öküz adamın doğum gününü filan hatırlaması zor, televizyonda “Yarın Aynur’un doğum günü, aman Şevki bey unutmayın” gibi reklamlar yok. Diyelim ki Şevki hatırladı ve o akşam eve elinde bir demet çiçekle geldi, Aynur’u şık bir restoranda yemeğe götürdü ve yemekte son derece pahalı bir takı hediye etti. Aynur kendinden geçti, cilve yaptı, gece eve dönünce her zamankinin aksine şehvetle Şevki’yle sevişti.

Peki ya ertesi gün?

Şevki AYNI öküz, Aynur AYRI öküz…

Kocasını maça bile göndermeyen, erkek erkeğe çıkıp içmesine izin vermeyen, adamı gittiği her iş yemeğinde 17 kere arayan, sokakta gördüğü her sarışın ve seksi kadına bakmakla suçlayan ama kocasının arkasından bin bir türlü iş çeviren ikiyüzlü, paranoyak, güvensiz, kıskanç, dırdırcı AYNUR…

Her akşam önüne yemek bekleyen, eşini yalnız başına hiçbir yere göndermeyen, ön sevişmeyi es geçen, döven, küfreden paranoyak, güvensiz, kıskanç, geri kafalı ŞEVKİ…

Kulağa hoş gelmiyor ama maalesef ilişkilerin çoğunda bu tablo mevcut. Hatta artık bu o kadar normal, o kadar olağan bir şey haline gelmiş ki reklamlar bile bunun üzerine kurulu. Bugün bir banka reklamını gördüğümde pes dedim. 11-18 Şubat tarihleri için Sevgililer Günü kredisi çıkaran bankaya gelen erkek müşteri, banka görevlisine “Aman bilmem ne hanımcığım, bu krediyle kaç erkeğin hayatını kurtardınız bilemezsiniz” gibi bir şeyler söylüyor. Yani “BİZ BUNLARI ZORLA YAPIYORUZ, EŞLERİMİZ DE ZORLA YAPTIĞIMIZI BİLİYOR, ZORLA GÜZELLİK OLUYOR, OLDURUYORUZ” diyor aslında.

Bir ilişkinin temelleri aşk üzerine kurulmamışsa, üstüne kaçak olarak çıkılan ilgi-sevgi-saygı-anlayış-güven katları da eğreti oluyor. Damızlık olarak alınan erkekle hizmetçi olarak alınan kadından romantik-komedi değil, ancak trajikomik bir film çıkıyor. Bir dakika bile yalnız bırakacak kadar güvenemedikleri insanlarla bir ömrü harcıyorlar.

UZUN LAFIN KISASI… Yılın 364 günü sizinle ev işlerini paylaşmayan, sizden bir şeyler saklayan, sizi sebepsiz yere öpmeyen, hastayken size bakmayan, sizi küçük düşüren ve özgüveninizi sarsan, sizi döven ya da size küfreden bir adamdan YILIN TEK BİR GÜNÜ alacağınız çiçek ve hediyelerle sevgi, ilgi ya da romantizm satın alacağınızı sanmayın. Boşayın gitsin!

Ya da en azından kendinizi ve çevrenizdekileri kandırmayı bırakın. Kırın kıçınızı ve oturmaya devam edin… :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder