22 Şubat 2013 Cuma

PARAYLA NASIL REZİL OLUNUR?



Hepimiz günlük hayatın getirdiği stresten şikâyetçiyiz ve rahatlamak, stresimizi atmak için türlü yollar arıyoruz. İyi bir yaşam standardına sahip olmak için canımızı dişimize takarak saatlerce çalışıp kazandığımız parayı beden ve ruh sağlığımızı geri kazanmak için harcıyoruz. Yani para aslında bizim cebimizde hiç durmuyor; bir yerden kazandığımızı başka yerdeki kayıplarımızı karşılamak için kullanıyoruz.

Hafta sonu gelir ve tüm haftanın yorgunluğunu atmak için aileniz ya da arkadaşlarınızla sosyalleşmek, güzel bir restoranda bir yemek yemek ya da bir barda içip kafa dağıtmak istersiniz. Restorana girip şefe “Ne tavsiye edersin bize?” diye sorarsanız bittiniz. O “tavsiye” edilen şey genellikle menüde yazmaz, yazsa bile yanında fiyatı belirtilmez ve hesap geldiğinde kıçınıza restorana girerken sokulan şemsiyenin açıldığını hissedersiniz. Tercihinizi restoran yerine bardan yana kullandıysanız, sarhoşluğunuzu fırsat bilen barmen votka vişneyi size içine votka damlatılmış vişne suyu olarak sunmaya başlar. Ama hesaba iki şişe votka yuvarlamışsınız gibi yansıyabilir.

Yemek bitti, sıra sinemaya geldi. Şöyle güzel bir filmi dev ekranda üç boyutlu seyredeyim dediniz. Sıkıysa seyredin! Omzunuzda bir ayak belirebilir, malum arkada oturan kendini evindeki kanepede sanıyordur. En azından koltuğunuza ve dolaylı olarak sırtınıza tekme yemeniz kaçınılmazdır.

Stres atayım derken stres yüklenmiş olarak evinize dönersiniz ama telefon susmaz. Ya özel bir hastane size ücretsiz check-up sunmak istiyordur ya da embesil bir tanıdığınız yeni aldığı halı yıkama makinesinin satış temsilcisine sizin numaranızı vermiştir ve telefondaki görevli halı yıkama makineniz olmazsa hayatta kalamayacağınıza sizi ikna etmeye çalışıyordur.  

Bunca stresin üzerine doğal olarak yüzünüzde kırışıklıklar, sarkmalar başladı. Cilt bakımına gitmeniz lazım. Sinirden durmadan yiyip kilo da aldınız. Bunun için de bir diyet ve spor programına başlamak gerek. Güzellik merkezine cilt bakımı için gidersiniz ve çıktığınızda 8 pasif jimnastik, 4 cilt bakımı, 12 epilasyon seansı satın almış olarak sinirli bir şekilde çıkarsınız. Açılmaya başlayan kırışıklıklarınız kaşlarınızı çatmaktan eskisinden beter hale gelir.

Rahat bir yaşam süreyim diye kazandığınız parayı kaybettiğiniz rahatınızı geri kazanmak için harcar ve karşılığında da daha fazla rahatsızlık alırsınız.

Bence bunun tek nedeni var:
Agresif pazarlama denen geri zekâlılara yönelik pazarlama yöntemi yani “müşteriyi sıkboğaz et, canından bezdirene kadar ısrar et ve hiç ihtiyacı olmayan bir şeyi sat” mantığı. Bununla ilgili kendimden bir örnek vereyim. Fırsat sitesinden bulduğum bir güzellik merkezinden cilt bakımı için 3 seans randevu almıştım. Tabi geçmiş tecrübelerimden dolayı akıllandığım için artık uzun vadeli programlar satın alıp kredi kartıyla peşinen ödemiyorum ve bir gün kavga etme ihtimalim yüksek olduğu için seans başına nakit ödeme yapıyorum. Merkezin sahibi kadın her gidişimde bana krem satmaya çalışıyor ve adını bile duymadığım bir marka! Ama elbette çok özel, benzersiz bir krem:) Ben kreme burun kıvırdıkça başka bir şey, onu istemeyince bambaşka bir şey, o da olmayınca yepyeni bir şey… 3 haftanın sonunda patladım. Dedim “Belli ki ben bazı şeylerle ilgilenmiyorum ama siz ısrar etmeye devam ediyorsunuz. Bu mantıktan ne zaman vazgeçeceksiniz? Bu yüzden kaç yere bir daha asla gitmediğimi biliyor musunuz?”. Ne o ben cilt bakımını gittim! Kaşlarım çatık oradan çıktıktan sonra ne anlamı kaldı bilmiyorum.

Uzun lafın kısası diyeceğim ama kısa olmayacak yine de. Ya bütün bunları kabul edin ve işinize yaramayacak ne kadar ürün ve hizmet varsa satın alıp keyfini çıkarmaya çalışın (mümkünse) ya da eve kapanın, az kişiyle görüşün, filmi DVD’den seyredin, yüzünüze doğal maskeler uygulayın, spor salonuna gitmek yerine yürüyüş yapın, yemeğinizi evde pişirin ve ille de dışarı çıkacaksanız hizmet kalitesinden emin olmadığınız yerlere gidip kendinizi boş yere delirtmeyinJ

Stresle başa çıkmada en etkili yöntem (Bkz. alttaki resim)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder